SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 603 >>

DEVAM: 68. İmamın Oturarak Namaz Kıldırması

 

حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ وَمُسْلِمُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ الْمَعْنَى عَنْ وُهَيْبٍ عَنْ مُصْعَبِ بْنِ مُحَمَّدٍ عَنْ أَبِي صَالِحٍ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِنَّمَا جُعِلَ الْإِمَامُ لِيُؤْتَمَّ بِهِ فَإِذَا كَبَّرَ فَكَبِّرُوا وَلَا تُكَبِّرُوا حَتَّى يُكَبِّرَ وَإِذَا رَكَعَ فَارْكَعُوا وَلَا تَرْكَعُوا حَتَّى يَرْكَعَ وَإِذَا قَالَ سَمِعَ اللَّهُ لِمَنْ حَمِدَهُ فَقُولُوا اللَّهُمَّ رَبَّنَا لَكَ الْحَمْدُ قَالَ مُسْلِمٌ وَلَكَ الْحَمْدُ وَإِذَا سَجَدَ فَاسْجُدُوا وَلَا تَسْجُدُوا حَتَّى يَسْجُدَ وَإِذَا صَلَّى قَائِمًا فَصَلُّوا قِيَامًا وَإِذَا صَلَّى قَاعِدًا فَصَلُّوا قُعُودًا أَجْمَعُونَ قَالَ أَبُو دَاوُد اللَّهُمَّ رَبَّنَا لَكَ الْحَمْدُ أَفْهَمَنِي بَعْضُ أَصْحَابِنَا عَنْ سُلَيْمَانَ

 

Ebu Hureyre (r.a.)'den; "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (şöyle) buyurmuştur; "İmam ancak kendisine uyulmak için (imamlığa geçirilmiş) dir. Bu sebeple imam tekbir alınca siz de tekbir alınız. O tekbir alıncaya kadar (sakın) siz tekbir almayınız. O ruku'a varınca, siz de rükua varınız. O rüku'a varıncaya kadar sakın siz rÜku'a varmayınız. İmam Semi'Allahu limen hamd" dediği zaman, siz de ‘’Rabbena leke’l-hamd’’ deyiniz.

 

(Ravi) Müslim (b. İbrahim) bu cümleyi .... şeklinde rivayet etti.] Secde ettiği zaman, secde ediniz, o secde edinceye kadar (sakın) secde etmeyiniz. Ve o namazı ayakta kıldığı zaman siz de ayakta kılınız, oturarak kılarsa siz de hepberaber oturarak kılınız"

 

Ebu Davud dedi ki: Allahumme Rabbena lekel hamd…… cümlesini arkadaşlarımdan biri Süleyman (b. Harb) den naklen bana bildirmiştir.

 

 

Diğer tahric: Buharî, salat; ezan; taksîrü's-salat; sehv, merza; Müslim, salat; Tirmizî, salat; Nesaî, eimme; iftitah; tatbîk; İbn Mace, ikame; Darimî, salat; Muvatta, nida; cemaa; Ahmed b. Hanbel  230, 314, 341, 376, 411, 420

 

AÇIKLAMA:     "İmam tekbir alınca siz de tekbir alınız" cümlesindeki tekbîrden maksat, iftitah (başlama) tekbiridir. Bu ifadeden cemaatin iftitah tekbirini imamın tekbirinden sonra alması gerektiği anlaşılı­yor. Malik , Şafiî ve Hanbelî alimleri ile Ebu Yusuf ve Muhammed bu hadis-i şerifi delil getirerek, "İmam tekbir alıncaya kadar cemaatin tekbiri geciktir­mesi farzdır. Eğer cemaat imamdan evvel veya imamla beraber tekbir alırsa namazları fasit olur" derler. Bunlara göre "İmam tekbir alınca siz de tekbir alınız" cümlesindeki kelimesinin başında bulunan fa-i ta'kibiyyedir. Ve bu cümle "imamın tekbiri biter bitmez tekbir alınız" anlamına gelir.

 

İmam Ebu Hanife'ye göre ise, cemaatin tekbirleri imamın tekbirine mukarin olmalı. Yani imamın tekbiri ile cemaatin tekbiri aynı zamanda alınmış olmalıdır. Çünkü bunda, ibadette acele etme fazileti fardır. Geciktirilirse bu faziletten mahrum kalınır. Ancak imamdan evvel tekbiri bitirmemesi gerekir.

 

"İmam ruku’ya varıncaya kadar, sakın rüku'a varmayınız" cümlesine bakarak bazı alimler; "imamla beraber veya imamdan önce rüku'a varmak haramdır. İmam rükua varıncaya kadar rüku'u geciktirmek farzdır" denıiş-Ierse de Şafiî, Malikî ve Hanbelî alimlerine göre, imamla rüku'a varmak mek­ruhtur.

 

Ulemanın büyük ekseriyetine göre imamdan önce rükua varmak men edilmiş olmakla beraber namazı bozmaz. İbn Ömer (r.a.)'e ve bir rivayette Ahmed b. Hanbel'e göre namaz esnasında imamdan önce hareket eden kim­senin namazı fasit olur. Zahiriye'nin görüşü de budur.

 

Bu hadis-i şerifte selam verirken imama uymaktan söz edilmemiştir. Malikî ve Hanbelî mezhebine göre selamda imama uymanın rüknü aynen iftitah tekbirinde imama uymanın hükmü gibidir. Eğer cemaat imamla beraber veya imamdan önce kasden selam verirse, namazı fasit olur. Eğer yanılarak selam verirse, imam selam verdikten sonra bir kere daha selam vermesi ge­rekir. Yoksa namazı fasit olur. Şafiîlere göre ise, eğer cemaat imamdan ev­vel selam verirse, namazı fasit olur. İmamla beraber (aynı anda) selam verirse bu hususta iki görüş vardır. Birinci ve sahih olan görüşe göre, namaz mek­ruh olur. İkinci görüşe göre ise, namazı fasit olur.

 

Hanefi alimlerine göre de imamla selam verme konusunda iki görüş var­dır: 1) Cemaat imamla beraber aynı anda selam verir. Bu görüş imam Ebu Hanife (r.a.)'nin görüşüdür. 2) Cemaat imamdan sonra selam verir. Bu gö­rüş imam Ebu Yusuf ve Muhammed'e aittir. Hanefî mezhebinde muteber olan görüş budur.

 

Hanefi mezhebinde cemaatin imama uymasıyla ilgili ayrıntılar Nimet-i İslam isimli eserde şöyle ifade edilir: "Cemaat rüku ve sücutta, imamdan önce başını kaldırırsa, geriye dönüp tekrar rükua ve sucuda varması gerekir.

 

Bu mevzuda İbn Abidîn (r.a.) şöyle diyor; "Tatarhaniye'de bu mesele beş vecihle zikredilmiştir:

 

1. Rüku ve secdeyi imamdan önce yapan kimse bir rekat kaza eder.

2. Rüku ve sücudu imamdan sonra yapan kimsenin namazı tamdır.

 

3. Cemaatin imamla birlikte rüku' edip secdeyi ondan önce yapması ha­linde iki rekat kaza eder.Çünkü ikinci rekattaki secdeleri ilk rekattaki rükuna karışır. Bu sebeble ilk rekattaki rükuu muteber idi. İkincideki rükuu hükümsüz kalır. Zira ilk rükuundan sonra secdesiz olarak vuku bulmuştur. Üzerinde bir rekat kalır. Sonra üçüncü rekatta imamla birlikte yaptığı rü­kuu muteberdir. İmamla birlikte dördüncü rekatindeki secdesi buna katılır. Böylece ikinci ve dördüncü rekatların secdeleri boynuna borç kalır. Bunları iki rekat olarak İcaza eder. Zira birinci rekattaki secdesi hükümsüzdür. Bi­naenaleyh ikincisinin secdesi birinci rekata intikal eder ve ikinci rekat secde­siz kalarak batıl olur. Çünkü bir kıyamla bir rükudan ibaret kalmıştır. Secdesi yoktur. Sonra üçüncü rekatla imamla beraber rüku edip secdeye ondan ön­ce varınca secde de hükümsüz kalır. Dördüncü rekatta da böyle yapınca sec­desi üçüncü rekata intikal eder ve dördüncü rekat batıl olur. İki rekat kılmıştı; iki rekat da kıraatsız olarak kaza eder.

 

4. Cemaatin imamdan evvel rüku ederek imamla birlikte secdeye varmasıdır. Böyle kıraatsiz olarak dört rekat kaza eder. Çünkü imamla birlikte yapılan secdeden önce imamla birlikte rükuu yapılmadıkça secde muteber değildir.

 

5. Cemaatin rüku ve secdeyi imamdan önce yapması ve imamın bunda kendisine yetişmesidir. Bu caiz fakat mekruhtur. Kısaltılarak alınmıştır.

 

Ben derim ki; üçüncü surette üçüncü rekatın secdesinin ikinci rekata intikal etmeyip batıl olması,o rekatta birinci rekat tamam olmazdan evvel ya­pılan bir kıyamla bir rükuu'dan başka bir şey kalmadığı içindir. Bunun için secde batıl olmuş, üçüncünün secdesi ile ikmal edilememiştir. Nitekim Tatarhaniye'nin Huccet'ten naklettiği şu fer'î meseleden de ayni hüküm alına­bilir: "İmamla birlikte rüku eder de secdeyi yapamadan imam kalkar ve onunla ikinci rekatı kılarak dört secde yaparsa bu secdelerin ikisi birinci re­katın olur. İkinci rekatı kaza eder. Zira ikinci kıyamla rüku namazdan hesab edilmezler: Bunlar ilk rekat tamam olmadan yapılmışlardır."[Davudoğlu, Ahmed, İbn-i Abidin Terceme ve Şerhi. II,  475 - 476]

 

Müellif Ebu Davud hadis-i şerifin sonunda, cümle­sini arkadaşlarımdan biri bana Süleyman'dan naklederek anlattı" sözüyle, "Her ne kadar bu hadis-i şerifi bütünüyle bana Süleyman b. Harb nakl et­mişse de, bu hadis-i şerif içerisinde bulunan cümlesini iyi anlayamadım. Ancak bu cümleyi bana benimle beraber Süleyman'dan ha­dis dinleyen arkadaşlarımdan biri anlattı" demek istiyor.